hadis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hadis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2018 Pazartesi

CENNETİN ANAHTARI

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

“Bir kimse kalb ile tasdik ederek ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah' derse muhakkak Allâhü Teâlâ onu cehenneme haram kılar.” (Müttefekun aleyh) Ubâde bin Sâmit (r.a.) buyurdu: Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduklarını işittim:

“Her kim ‘Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullah' diyerek Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed Aleyhisselâm'ın Allâh'ın resûlü olduğuna şehâdet ederse muhakkak Allâhü Teâlâ onu cehenneme haram kılar.” (Müslim)

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

•    “Her kim Allah'tan başka ilah olmadığını bildiği halde ölürse; yani Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah kelime-i tevhîdini kalbiyle tasdîk ederse cennete girer.” (Müslim)

•    “Cennetin anahtarları ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah' şehâdetidir.” (İmâm Ahmed)

•    “En faziletli zikir ‘Lâ ilâhe illallah' en faziletli duâ da ‘Elhamdülillah'dır.” (Tirmizî, İbn-i Mâce)

Hazret-i Mûsâ, Cenâb-ı Hakk'a şöyle niyâz etti:

“Yâ Rabbi, bana bir şey öğret ki onunla seni zikredeyim, onunla sana duâ edeyim.” Hak Teâlâ:

“Yâ Mûsâ, Lâ ilâhe illallâh, de” buyurdu. Hz. Mûsâ:

“Yâ Rabbi, bütün kulların bunu söylemektedirler, bana mahsûs olacak bir amel istiyorum” dedi. Allâhü Teâlâ buyurdu ki:

“Ey Mûsâ, yedi kat gök ve içindekiler; güneş, ay, yıldızlar, cennetler, Arş, Kürsî, melekler, yedi kat yer ve yerdekiler; dağlar, denizler, nehirler, ağaçlar, insanlar, cinler ve hayvanlar mîzanın bir kefesine konsa, ‘Lâ ilâhe illallâh' da diğer kefesine konsa, ‘Lâ ilâhe illallâh' elbette ağır gelirdi.” (Şerhu's-Sünne)



11 Şubat 2018 Pazar

ALTI ŞEYE SÖZ VERİN,CENNET'E KEFİL OLAYIM

Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Siz şu altı şeyi yapacağınıza söz verin ben de sizin cennete girmenize kefil olayım:
🌸Konuştuğunuz zaman doğru söyleyin,
🌸Verdiğiniz sözleri yerine getirin,
🌸Size bir şey emânet edildiğinde riâyet edin (hıyânet etmeyin),
🌸Nâmuslarınızı koruyun,

🌸Gözlerinizi haramdan sakının ve ellerinizi haramdan koruyun.” buyurmuştur. 
(Tenbîhü’l-Gâfilîn)

4 Şubat 2018 Pazar

KIZ EVLAT SAHİPLERİNE MÜJDE


Peygamber Efendimiz’in zamanında yaşayan iki kız çocuğu olan fakir bir kadın vardı. Kadın, bir gün çocuklarının elinden tutarak Hz. Aişe’nin yanına gitti. Hz. Aişe bir şeyler vermek için bakındı. Sadece bir hurma bulabildi. Daha fazla bir şey veremeyişin hüznü ile hurmayı kadına verdi. Fakir kadın, kendisine uzatılan hurmayı alıp kızlarına paylaştırdı. Kadının bu annelik şefkati ve merhameti Hz. Aişe’nin gözünden kaçmadı. Olayı Peygamber Efendimiz’e anlattı. Efendimiz, kendi nefsine çocuklarını tercih eden anne için şöyle buyurdu:

“Kadın, erkek herhangi bir mümin, kız çocukları yüzünden bir suretle sıkıntı çekerlerse bunu hayır bilsinler. Çünkü kız çocukları, onları cehennem ateşinden koruyan birer perde olurlar.” (Buhari, Edeb, 18)

“Kim iki kız çocuğu ergenlik çağına vardıktan sonra yanında kaldıkları veya o kimse onların yanında kaldığı müddetçe, onlara iyi davranıp ihsanda bulunursa, kızları onun cennete girmesine vesile olurlar.” (İbn Mace, Edeb, 3)

“Kim ki üç tane kız çocuğu olur da buna sabreder (yani çocuklarının kız olduğundan şikâyetçi olmaz) varlığından onları yedirir, içirir ve giydirirse kıyamet günü o kız çocukları onun cehennem ateşine perde olurlar.” (İbn Mace, Edeb, 3)

"Kim ki üç tane kız çocuğu yetiştirir, güzel terbiye eder, evlendirir ve onlara iyilikte bulunursa, o kişi için cennet vardır."
(Ebu Davud, Edep, 120, 121)

"Kimin üç kızı ve üç kız kardeşi veyahut da iki kızı veya iki kız kardeşi olup da geçimlerini güzel sağlar, onlar hakkında Allah'tan korkarsa, o kişi için cennet vardır."
(Tirmizi, Bir 13)

"Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız."
(Müslim, Bir, 149; Tirmizi Bir, 13)

"Her kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar."
(Buhârî, Zekât, 10, Edeb, 18; Müslim, Bir, 47 Ayrıca bk Tirmizî, Bir, 13)

Hanımlara, saygın yerlerini İslam vermiştir!
İslam’ın hanımlara verdiği önem ve saygınlığın, çok açık örneklerini birçok hadiste mevcuttur. Mümin hanımların, Allah indindeki saygınlığı şüphesiz yüce Mevla’nın hikmetlerinde gizlidir. Kız çocuklarının yetiştirilmesi çok zor ve çok masraf gerektirmektedir. Anne ve babalar, yetiştirdikleri kız çocuklarının, karşılığını en üst derecede alacaklardır.

KIZ ÇOÇUĞUNUN ÖNEMİ-BEREKETİ..

Resim GOOGLE'dan alıntıdır.
: İlk çocuğun kız olması kadının bereketindendir.
 Çünkü, Cenâb-ı Hak âyet-i celileye “Dilediğine kız verir ...” diye başlamıştır.

: Kimin kızları olur da onlara iyi bakar ve ev-bark sahibi yaparsa, o kimse için bu, Cehennemle arasına perde olur.

.: Allahü Teâlâ’dan beni zahmetsiz rızıklandırmasını istedim. Beni kızlarla rızıklandırdı.


.: Kızları kerih görmeyiniz. Çünkü ben de kızlar babasıyım. (Rûhu’u-Beyân, C., S. 342-343)

.: Kişinin kız çocuğu olduğu zaman, Allahü Teâlâ bir grup melek gönderir. Onlar: “Esselâmü Aleyküm yâ ehle beyt” (Ey ev halkı size selam olsun) derler ve kanatlarıyla giydirip, elleriyle başını meshederek “Şu zayıf kadından doğan zayıf kızdır. Bunu bakıp büyütene Allahü Teâlâ kıyâmete kadar yardımcı olsun” derler. (Kenzü’l-Ummal, 45378)

: Kim kız çocuğunu baliğ oluncaya kadar yetiştirirse, kıyâmet günü ben ve o kimse yan yana bulunuruz. (Mübarek parmaklarını biri birine bitiştirmişlerdir) (Riyâzü’s-Sâlihîn C.1, S.311)

.: Sizden birinizin üç kızı veya üç kız kardeşi olur da onlara güzel bakar, giydirir ve evlendirirse, Cehennemle kendi arasında perde olur ve Allahü Teâlâ kendisine Cennet nasip eder. (Kenzü’l-Ummal, 45368-45369)

.: İçinde kız çocuğu bulunan her eve gökten her gün 12 rahmet iner ve melekler o evi gece gündüz (aralıksız) ziyaret ederler. Ve ana babasına her gün bir senelik ibâdet sevâbı yazarlar. (Riyâzü’n-Nâsihin 328). 

.: Kızını sevindireni Allahü Teâlâ Cennetle sevindirir, (O kimse) kurtulur. (Şir’a, 451) 

.: Çarşıdan getirilen şeyi çocuklar arsında taksim ederken kızlardan başlamalı. Onlar kalben daha hassas, ruhen daha incedir. (Şir’a)

1 Kasım 2016 Salı

LA İLAHE İLLALLAH

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Ey Ebû Hüreyre, her amel mizanda tartılabilir, ancak ‘Lâ ilâhe illâllâh’ kelimesi hariç. Muhakkak sâdık olarak (ihlâsla) onu söyleyenin mizanının bir kefesine kelime-i tevhîd, diğer kefesine de yerler ve gökler konulsa elbette kelime-i tevhîd ağır gelir.”

“Kıyâmet günü bir kişi amelleri tartılmak üzere mizana getirilir ve günah ve hatalarının yazılı olduğu doksan dokuz sicil (büyük defter) açılır. Her bir defter gözün görebildiği yer kadar geniş ve uzundur. Mizanın “Kim Allâhü Teâlâ’dan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Resûlü olduğuma ihlâsla şehadet eder, namazını kılar, orucunu tutar, zekâtını verir ve Beytullah’ı haccederse Allâhü Teâlâ onu cehenneme haram kılar.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat) kefesine konulur. Allâhü Teâlâ ona:

“Bu defterlerde bulunan (günahlardan) bir şeyi inkâr edebilir misin? Kirâmen Kâtibîn meleklerim (yapmadığın şeyleri yazarak) sana zulmettiler mi?” diye sorar. Kul, ‘Hayır, yâ Rabbi’ der. Allâhü Teâlâ:

“Bu günahlara karşılık olacak bir sevabın var mı?” diye sorar. Kul, “Hayır” der. Allâhü Teâlâ:

“Muhakkak senin, bizim nezdimizde büyük bir sevabın vardır ve bu gün sana asla haksızlık edilmeyecektir” buyurur ve üzerinde ‘Lâ ilâhe illallâh’ yazılı bir kâğıt çıkarılır ve mizanın diğer kefesine konur. Günahların yazılı olduğu defterlerden ağır gelir. Zira Allâhü Teâlâ’nın ismiyle tartılan hiçbir şey ondan ağır gelemez.”

“Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullah” kelime-i tevhîdi Kur’ân harfleriyle yirmidört harfdir. Kul kelime-i tevhîdi kalbi ile ihlâsla söylerse Rabbimiz Teâlâ buyurur ki:

“Yirmi dört harf(li kelime-i tevhîd) ile geldin. Gündüz ve geceyi yirmi dört saat olarak yarattım. Bu saatlerde işlediğin gizli ve âşikâr, büyük küçük, hata ile yahut kasden, sözle yahut fiille işlediğin her günahı bu kelime-i tevhîd hürmetine bağışladım.

Azîz Mahmûd Hüdâî (k.s.) buyurdu:

İyi bil ki kelime-i tevhîd zikri ve zikrullah (Allah ism-i celâlinin zikri) Allâhü Teâlâ’ya ulaştıran yolların en yakınıdır. Ancak Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) ulaşan bir silsileye mensup kâmil bir mürşid telkîniyle olmak şarttır. (Hulâsatu’l-Ahbâr, A. Mahmûd Hüdâi)

“Kim Allâhü Teâlâ’dan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Resûlü olduğuma ihlâsla şehadet eder, namazını kılar, orucunu tutar, zekâtını verir ve Beytullah’ı haccederse Allâhü Teâlâ onu cehenneme haram kılar.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)
F

1 Temmuz 2016 Cuma

KADİR GECESİNDE YAPILACAK İBADETLER..


* Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah'a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
 

* Üzerinde namaz borcu olanlarin nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Kazası yoksa nafile kılar.
 

Süfyan-i Sevri: “Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur"an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir” demiştir (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313).
 

* Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
 

* Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
 

Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.
 

* Mü'minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.
 

* Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
 

* Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
 

Hz. Aise (r.ah) söyle anlatiyor: “Ey Allah"in Resulü! Kadir gecesine rastlarsam nasil dua edeyim? diye sordum. Resulüllah (s.a.v):
 

“Allahümme inneke afüvvün tühibbü"l-afve fa"fu annî (Allah"im sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet)” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).
 

Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tövbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Bu da kişinin imanını tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.
 

Bu, bin aydan hayırlı olduğu bildirilen gecede insanlık alemini huzura kavuşturmak için gerekli olan esaslar indirilmiştir. Namaz, zikir, tesbih, Kur"an okumak gibi bedeni ibadetlerimiz yaninda düşünce ile ibadet olarak isimlendirdiğimiz tefekkürü insanlığın amacı nedir? olgun insan olma mertebesine nasil ulaşabiliriz? Nasil insanlığa daha iyi hizmet edip, daha çok sevgi sunabiliriz? şeklindeki odak noktalari ile güçlendirelim.
 

Unutmayalim ki; özellikle bu gecede Tevvab olan Allah tövbelerimizi kabul edecektir. Bizlere bir ikram olarak sunulan bu kutsal Kadir gecesinde dualarımızdan insanlığın huzuru, sevgi ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için bizlere daha fazla güç, iman vermesi için yakaralım. Yalnız kendi sevdiğimiz insanların değil, bütün insanların sevgiye layık olduğunu anımsayarak sevgide sağlam ve cömert bir ruha sahip olmak için de yardım dileyelim.

HAYIRLI KANDİLLER..

25 Kasım 2015 Çarşamba

İNSANLARIN HAYIRLISI AİLESİNE HAYIRLI OLANDIR

resim google'dan alıntıdur.
*Mü’min, hanımına karşı iyi huylu olmalıdır.
Onunla hoş sohbet etmeli, tatlı dille konuşmalıdır. Nitekim hadîs-i şerifde:
“İnsanların hayırlısı, ailesine hayırlı ve faydalı olan kimsedir.”buyrulmuştur.

*Evine gelince hanımına selâm verip hâlini sormalı, şefkatle gönlünü almalıdır. Çünkü o evinde kendisinin dert ortağı, üzüntülü zamanında teselli veren hayat arkadaşıdır.
*Çocukların terbiyesinde hanımına yardım etmelidir.
*Hanımını asla dövmeyip, dünya işlerindeki kusurlarından dolayı kötü söz söylememelidir. Onu yumuşaklıkla idare etmelidir.
*Hanımına Kur’ân-ı Kerîm okumasını, dinin farzları ve edeblerini öğretmelidir.
*Hanımı güzel huylu olup her hizmetini seve seve yaparsa ona duâ etmeli, Allâh’a da şükür ve hamd etmelidir. Çünkü erkek için iyi bir hanım, şükrü eda edilemeyen bir nimettir.
*Hanımının gizli hallerini ve ayıplarını herkesten saklamalıdır.
*Hanımı ile şakalaşmalı, latifeler söylemelidir.
*Hanımı kızınca susmalıdır. Bu tavır onun pişman olup özür dilemesine sebep olur.
*Evin idaresi ve geçimi hususunda hanımıyla istişare etmeli, diğer işleri ona anlatıp üzmemelidir.
*Hanımına üzüntülerini sıkıntılarını, düşmanlarını, borçlarını söylememeli, böylece onu da üzmemelidir.
*Hanımına yüzüne karşı ve arkasında hayır duâ edip, bedduâ etmemelidir. Zira hanımı gece ve gündüz onun hizmetindedir.
fazilettakvimi.com

20 Kasım 2015 Cuma

ŞEYTAN'IN ÇOCUKLARI VE GÖREVLERİ...!



"Hani meleklere:” adem’e secde edin!” demiştik; İblis hariç hemen secde ettiler. (O) cinlerden idi de Rabbinin emrinden çıktı. Şimdi beni bırakıp da onu ve zürriyetini (kendinize) dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Zalimler için (bu) ne kötü bir değişmedir." (Kehf, 50)
Ayeti kerimeyi bu şekilde ifade ettikten sonra artık şeytanın çocuklarından bahsedebiliriz. İblis’in birçok çocukları vardır. Bu çocukların ise her birinin isimleri ve görevleri vardır. Bunu İmam Gazali, Tefcirut-Tesnim c.1 s.19 daki Bidayet-ül Hidaye Şerhinde haber veriyor. İsimlerini sayıp birer ikişer cümle ile açıklıyor.
1-HANZEB

‘Namazda vesvese verir. Namazda böyle bir şey hissedince Allah’a sığın.’

Vesvese şeytanın çocuklarından biri olan Hanzeb tarafından insan kalbini hedef alan bir şeytan işidir, şeytandan kaynaklanan bir musibettir. Şeytanın kalbi kurcalaması, karıştırmasıdır. Şeytanın tek hedefi insanın kalbidir. Tek emeli, kalbi bozmak, onu işe yaramaz hale getirmektir.

Vesvese ilk defa şüphe şeklinde gelir. Şeytan önce şüpheyi kalbe atar. Ancak kalp hemen tepki gösterir, savunmaya geçer. Fakat savunmayı bırakır, kabul ederse, şeytan birinci atışta hedefe isabet ettirmiş demektir. Fakat kalp kabul etmezse, orada bir iz bırakır, sonunda bir pus, bir leke oluşturur. Bir süre sonra hayal aynasına bazı pis düşünceler yansır, edebe aykırı bazı çirkin görüntüler oluşur. Zaten bu görüntü ve leke kalbin hırçınlaşıp feryat etmesine, sıkılıp daralmasına kâfi gelmiştir. Sonunda "Eyvah!" diyerek ilk hastalık mikrobunu kapmış olur ve ümitsizliğe düşüverir.


2-VELHAN
‘Temizlikte çok su kullandırarak vesvese verir. Çok su kullandırır, Sonra da gülüp alay eder.’

Yüce Allah Kuran-ı Kerimde "Ey Âdemoğulları, her mescit yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (A'raf Suresi, 31) ve "...İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür." (İsra Suresi, 26-27) Şeytanı en büyük düşman edinen müminlerin bu ayet gereği, israf konusunda özel bir titizlik göstermeleri gerekir. Şeytanın ve çocuğu Velhan’ın yüzünü güldürmemek gerekir. 
 Peygamberimiz S.A.V. ise “Nehir kenarında bile abdest alıyor olsanız, suyu israf etmeyiniz.” buyurmuştur. Şeytanı kendimize güldürerek başarısının kutlarcasına alay ettirmeyelim.
3-ZELLENBUR

‘Bu da çarşılarda esnafa bozuk mal satmayı, yalan yemini, malını methetmeyi, malın kusurunu gizlemeyi ve insanları aldatmayı güzel gösterir.’

Yüce rabbim kul hakkı konusunda kullarını özellikle uyarmıştır. Bir mümin için kul hakkıyla ahiret âleminde rabbimizin huzuruna dönmek ne altından kalkılamaz bir yüktür. Peygamberimiz bizleri kul hakkı konusunda şöyle uyarıyor; "Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerinde haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır."(Müslim)
İşte bunu bilen Zellenbur şeytanı, Rabbimizin ‘kul hakkını helal etmediği takdirde ben bir şey yapamam, her hak sahibi hakkını alacak’ dediği için mümini kaybettirmek ve iflas ettirmek için buradan saldırmaktadır.
4-VESNAN

‘Uyku şeytanıdır. Namaz ve diğer ibadetler için kafayı ve göz kapaklarını bastırır, zina ve hırsızlık gibi haramlar için insanı uyarır.’

Vesnan şeytanı kulları namazdan uzaklaştırmak için şunları söyler;
"Kul namaz kılmak isteyince, ona vesvese veririm. Henüz vakit var, isini bitir, sonra kılarsın derim. Namazını geciktiremezsem, insan şeytanlarından birini yollarım ve namazını geciktiririm. Onu da yapamazsam, o kula namazda musallat olurum.  Sağa bak, sola bak derim, bakınca da yüzünü okşar, alnından öperim. Sonra da; namazın bozuldu diye vesvese verir namazdan çıkarırım.
Sağa sola baktıramazsam, yalnız başına namaz kıldığında yanına giderim. Çabuk kılmasını emrederim. Horozun yem yediği gibi çabukça kıldırırım. Bunu da yaptıramazsam, cemaatle namaz kılarken, basına bir gem takarım ve başını imamdan önce secde ve rukûya götürürüm ve namazını bozarım. Allah ise böylelerini kıyamette eşek veya domuz başlı olarak haşreder. Bunu da yaptıramazsam, namazda parmaklarını çıtırdatmasını emrederim. Böylece beni tespih eder
Miskinlere, zavallılara giderim, namazı bırakmalarını emrederim. Namaz size göre değil, siz rızkınıza bakin, isinizde calisin derim. Sonra ihtiyarlayınca kılarsınız derim.

Hastalara giderim, hastaya zorluk yoktur, iyi olunca kılarsın derim. Hatta hastayı isyan ettirir, küfre bile sokarım."

Birde diğer uyku vardır ki; gaflet uykusudur. Normal uyku halinde olmadığımız halde, hak ve hakikatlerden bihaber olarak yaşarız. Ömür boş ve zararlı şeyler peşinde koşarken geçer. Şeytanın verdiği gaflet uykusu halinde olduğumuz için farkında olmayız. Sürekli ‘daha vakit var. Oğlunu evlendir, emekli ol, gençliğini yaşa. Dünyaya yaşamaya geldin’ gibi avuntularla avutur. Hiç beklemediğin bir anda ecel gelir ve ahret hayatını kaybetmiş bir şekilde ölür gidersin.
Rabbim biz kulları gerçek uyku sebebiyle sabah namazından, gaflet uykusu sebebiyle Allahın emirlerine uyarak ve yasaklarından uzak durarak Vesnan şeytanını yenen kullarından eylesin.
5-BETR

‘Musibet şeytanıdır. Bağırıp çağırma, yüze tokat vurma gibi cahiliye adetlerini güzel gösterir.’

İnanları sinirlendirir. Küçük menfaatleri ileri sürerek insanlar arasında küslük, haset, kin, husumet gibi duyguları kışkırtarak kavga ve şiddeti ayakta tutmayı ister. İnsanlar ve ülkeler arasındaki çatışma ve savaşları güzel gösterir. Dövmeyi, sövmeyi, öldürmeyi, haksız yere mal gasp etmeyi güzel gösterir.
6-DASİM

Yemek şeytanıdır. İnsan besmele çekmediğinde, onunla yemek yer, eve girer, yatakta uyur, besmele ile dürülmemişse elbiseleri giyer, karı koca arasında düşmanlık meydana getirmeye çalışır.’

Bir insan evinde, aile arası sebepsiz olarak bir huzursuzluk, bir gerilim hissederse "Dasim Dasim Dasim Euzu billahi minke" derse, derhal musibet zail olur. Dasim, ev halkına huzursuzluk vermek için uğraşan şeytanın ismidir.
Cinni şeytanlardan korunmak için Urve bin Zubeyr(r.a)'ın duasının sabah akşam üç defa okunması tavsiye edilir; ‘Amentü billahil azim ve kefertü bil cibti vettâguti vestemsektü bil urvetil vuska lenfisâme leha. Vallahu semiün aliym.’
Şeytanın en sevdiği ve en önem verdiği şey karı koca arasını açıp aile düzenini bozmaktır.
Fitnesi en büyük olan kişi, şeytana daha yakın olur. Eşler arasında ayrılma sebebi günümüzde maddi imkânsızlıklara dayandırılsa da bunun altında şeytanın vesvesesi vardır. Fakat her geçimsizlik, büyü ve sihirle olmayacağı gibi mutlaka şeytanın fitnesi ve vesvesesiyle meydana gelir. O eşler arasında çirkinlik ve nefret hislerini meydana getirir.
7-METUN

‘Metun veya Mesût adlı bu şeytan insanlar arasında yalan haberleri yayar, sonra onların aslı çıkmaz.’ 
Atalarımızın ‘kuyu bir kişi bir taş atar, sonra kırk kişi geri çıkaramaz’ sözünde ve bir kişi bir yalan haber söyler, bir saat sonra bu haber kendine söylendiğinde kendi de inanır’ sözlerinde ifade edildiği gibi bir hal alır. Sonra sonuçları bakımından tamiri ve telafisi imkânsız olur.

Onun için peygamberimiz; ‘Kişiye her duyduğunu konuşması yalan olarak yeter.’ Ya da ‘kişiye her duyduğunu söylemesi kişiye günah olarak yeter’ buyurmuştur.
Benim hayattaki felsefem ise şudur; duyduğunun hiç birine, gördüğünün yarısına inanmayacaksın. Ta ki doğruluğundan emin oluncaya kadar.
8-EL EBYAZ

Peygamberlere ve velilere musallat olan şeytandır. Peygamberlere bir zararı dokunamaz, veliler ise onunla mücadele ederler. Allah’ın korudukları selâmettedir, korumadıkları ise sapıtırlar.’

Peygamberler de bulunması vacip olan özelliklerinden birisi ismettir. İsmet; peygamberlerin günahsız olmaları anlamına gelmektedir. Hata yapacak olduklarında uyarılmışlardır. Mesela peygamberimiz eşi Aişe ile ilgili iftira girişiminde bulunulduğunda, ayetle uyarılmıştır. Hz İbrahim oğlunu kurban edeceği zaman hem oğluna, hem eşi Hatice’ye ve hem de kendisine musallat olmuştur. Ama her hangi bir zararı dokunamamıştır.
Yine Eyüp peygambere de musallat olmuş, elindeki tüm dünya varlığının ve neslinin alınmasına sebep olmuş. Sadece sağlam olarak dili kalıncaya kadar sağlığının elinden alınmasına sebep olmuş. Eşinin, Eyüp peygamberin sağlığını korumak düşüncesiyle pazarlığa oturmasını başarsa da, Eyüp peygamberin bunu tahmin etmesi sonucu bunda da başarılı olamamıştır.
Resûlüllah Efendimiz ashâbıyla otururken üç kere “Allah lânet etsin” buyurduktan sonra “Allah düşmanı İblis kuyruğunu arkasına sokup yedi yumurta çıkardı. Bu yumurtalar onun insanlara musallat edeceği çocuklardır.


1. Adı Mehdes olan, âlimleri saptırmaya vazifeli.
2. Adı Hâdis, Allah’ı unutturmak, namazda etrafa baktırmak, esnetmek ve gaflet vermekle vazifeli...
3. Adı Zelniyûn. Sokak ve pazardakileri ifsat eder; yanlış tartmak ve yalan söyletmek gibi kötülükleri yaptırır.
4. Adı Beter: musibete uğrayanlara Allahü Teâlâ’ya isyanla ah vah gibi şikâyetlerde bulunmayı hoş gösterir, sevaptan mahrum eder.
5.Adı Menşut’tur. Yalan söyleyen, söz taşıyan, fitne çıkaranları teşvik eder.
6. Adı Vâsim’dir. Erkek ve kadınların şehvetini kabartıp, zinaya sebep olmakla vazifelidir.
7.Adı Eur’dir. Hırsızlık edenlere ümit verir. Sonra tövbe edersin der.” (Günyetü’t-Tâlibîn s.149)

Başka rivayette;

‘Şeytanın beş evlâdı var:

1. Sebuv: Musibetler karşısında feryadı u figan etmeye elbise ve yüz yırtmağa teşvik eder.
2. Aver: Zinayı hoş gösterir.
3. Mesbut: yalancılığa teşvik eder.
4. Dâsım: Evlere girer, kusurları gösterir, aile reisini kızdırır, ev halkını huzursuz eder.
5. Zelenbur: Çarşı ve pazarlarda esnafı hallerinden şikâyet ettirir.’ denilmiş.


Rabbim cümlemizi muvaffak eylesin. Âmin!

11 Kasım 2015 Çarşamba

FATİHA SURESİNİN HİKMETİ

Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular:
"Cebrâil (a.s) bana dedi ki: Allâhü Teâlâ sana selâm söylüyor ve buyuruyor ki:
Kul benim huzurumda namaza durup "Allâhu Ekber" dediğinde onunla aramızda bulunan perdeyi kaldırırım.
Kul "elhamdü" dediğinde Allâhü Teâlâ, "Hamd kime mahsustur?" diye sorar, o da "lillâhi" diye cevap verir.
Allâhü Teâlâ, "Allah kimdir?" diye sorunca "Rabbilâlemîn" der. "Alemlerin Rabb'i kimdir?" buyurunca "Errahmânirrahîm" der.
"Rahman ve Rahim kimdir?" diye sorunca "Mâlikiyevmiddîn" der. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ,
"Ey kulum, din gününün sahibi benim" der. Kul, "İyyâke na'budu ve iyyâke nesteîn; Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz" deyince Allâhü Teâlâ, "Ey kulum, mademki yalnız bana kulluk edip yalnız benden yardım istiyorsun, o halde istediğini dile ki sana verilsin" buyurur.
Kul "İhdinâ; bize hidayet et" deyince Allâhü Teâlâ,
"Hangi hidayeti istiyorsun?" buyurur. Kul "Essırâta'l-müstakîm; "Sırât-ı müstekîmi, doğru yolu" deyince Allâhü Teâlâ,
"Hangi yolu istiyorsun?" diye sorar. Kul "Sırâtallezîne en'amte aleyhim" "Kendilerine in'âm ettiğin bahtiyarların yoluna" deyince
Allahü Teâlâ:
"Ey meleklerim, siz de şahit olun ki ben bu kulumu, kendilerine nimet verdiğim peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraber kıldım" buyurur. Kul,
"Ğayri'l-mağdûbi aleyhim veleddâllîn; Ne o gadap olunanların, ne de sapkınların" deyince Allâhü Teâlâ tekrar meleklere, "Şahit olun ki ben bu kulumu nimet verdiğim kimselerden kıldım, gazaba uğramışlardan ve sapkınlardan eylemedim" buyurur.
Kul "Amin" deyince onunla beraber bütün melekler de "Amin" derler..
Müslim, Müsâfirin 254; Nesâî, İftihah 25.

22 Nisan 2015 Çarşamba

NİSAN YAĞMURUNUN ŞİFÂSI


Şifalı olan Rumi nisan yağmurları, 
Nisan ayının on dördünde başlar, Mayıs ayının on dördünde biter. 
Bu zaman içinde yağan yağmurlara “Nîsân yağmuru” denir ve bir çok hastalığa deva olup bir çok faydası vardır.
* Yılanların zehiri, Balıkların incisi, Hatta bal arısının balı gibi pek çok harikulade nimet hep bu yağmurun suyundan oluşur.
* Nisan yağmuru zahmetlere rahmet, dertlere devâ, hastalılara şifâdır.
* Sular içerisinde en saf su Nisan yağmurunun suyudur.
* Nisan yağmuru ile mayalanan yoğurt tutar. (Tecrübe ile de sabittir)
* Nisan yağmurunda ıslanan yeni elbise çürümez. Saç dökülmez. Hele okunan! Nisan yağmuru suyu, Allâh’ın izniyle sar’a hastalığına şifâ, Ruh hastalıklarına deva, Ağrıları gidericidir. Nisan Yağmurunun faydalı ve şifalı olduğuna dair hadisi şerifler vardır.
Nisan yağmuru hakkında Hadisi şerifler:
Peygamber Efendimizden (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) rivayet olundu ki;
"Cebrail (Aleyhisselâm) bana öyle bir ilaç öğretti ki, o ilaç sayesinde insanların doktorların ilacına hiç ihtiyaç kalmaz.
Eshâbı Kirâm o ilaçtan bizede haber ver Ya Rasûlullah dediler: Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm) 
"Nisan yağmurunu toplayınız .
Ona; 70 Ayetel Kürsi,
70 Fâtiha-i Şerife,
70 defa İhlâs-ı Şerif,
70 defa Felâk,
70 defa Nâs Sûresini
70 defa tesbih duâsını "Subhanallahi vel hamdu lillâhi ve lâ ilâhe illellâhu vallâhu ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm." Sonra yedi gün devamlı olarak sabah akşam birer bardak içiniz. Beni hak Peygamber olarak gönderen Cenabı Hakka yemin ederim ki,Cebrail bana dediki;Bu sudan içen kimsenin cesedinden , damarından, sinirinden, etlerinden o kimseye ağrı, acı veren rahatsızlığını Cenab-ı Hak giderir, O kimseye sıhhat ve afiyet verir.
Yine Başka bir Hadisi şerifte:
"Beni hak Peygamber olarak gönderen Allaha Yemin ederim ki, Çocuğu olmayan bir erkek, bu sudan hanımına içirse, Allahü Teâla’nın izni ile Hanımı hamile kalır. Hanımının başı ağrıyan bir erkek bu sudan hanımına içirirse, bu su ona sıhhat için yeterli olur. İçen kimsenin balgamını keser. Rüzgar ona zarar vermez. Çirkin haller kendisine isabet etmez. Bel ağrısından, karın ağrısından,şikayeti kalmaz.Alaca hastalığından korkmaz.göğüs ağrısı çekmez.kalbine gelen vesvese (evham) gönlünden çıkar gider. Kendini çok beğenmek, haset, kibir, düşmanlık, gıybet ve koğuculuk (gibi manevi hastalıklar dahil), dünyada yaşayan her fani (geçici)olanlar için Allahü Teâla’nın izni ile fayda vericidir."(tefsir-i Kebir.Kuran tefsiri)
Ayrıca, Kur'an-ı Kerim ve Ezan-ı Muhammedi okunurken, düşman korkusuyla karşılaşınca, yağmur yağarken ve zulme uğrayınca yapılan duâlar kabul olunur (Teberânî)
Hz.Enes (Radıyallâhu Anh) anlatıyor :Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ile birlikteyken , yağmur yağmıştı, hemen başını açtı ve "Yağmur Rabbimin yeni yarattığı ve indirdiği Rahmettir" dedi.
Diğer bir rivayette ise, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'in elbisesini açtığı bildirilmiştir. (Müslim 2/615,Ebu Davud 5/3309)
Ebu Hureyre (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ve sahabeleri senenin ilk yağmuru yağdığında, gökteki ilk damlalara, (değmesi için) başlarını açarlardı ve Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Şöyle derdi: "Yağmur, rabbimizin en son, ve yeni yarattığı bir mahluktur ve bereketi en çok olandır." (Ebu şeyh ,Ahlakun-Nebiyyi 823

17 Mart 2015 Salı

DUALARIN KABUL ZAMANI

DUALARIN KABUL ZAMANI ile ilgili görsel sonucu

Ebû Hüreyre radıyaîlahü anh'den anlatılır:

Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuşlardır:
«Güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Çünkü Adem aleyhisselâm o günde yaratıldı, o günde Cennete konuldu, o günde Cennetten yer yüzüne indirildi. O günde bir saat vardır ki; Allah'tan bir şey isteyerek, kıldığı namazı o saate isabet ettiren her müslim kuluna Allah istediğini verir.»
Ebû Hüreyre radıyallahü anh devam ederek derki:
Sonra Abdullah bin Selâm'a rastgeldim ve kendisine bu Hadîsi anlatınca; Abdullah bin Selâm:
— O saati biliyorum, dedi. Bunun üzerine kendisine:
— Hiç bahillik etme, onu bana haber ver, dedim. O da:
— ikindiden sonra güneş batıncaya kadar olan zamandır, diye söyledi.
Dedim ki: ,
— İkindiden sonra nasıl olabilir? Allah'ın Resulü: Müslim kul namaz kılarken o saate isabet etmez, buyurmuştu. Halbuki ikindiden sonraki vakit namaz kılınmayan bir zamandır.
Bunun üzerine Abdullah bin Selâm şöyle cevap verdi:
— Resûlullah, oturup da namazı bekleyen kimse namazdadır, buyurmamış mı idi?
— Evet, dedim. O da:
— İşte, bu o demektir, dedi.
Ebû Hüreyre ile Abdullah bin Selâm bu saatin güneş batmadan önceki saat olduğunu söylemişlerdir.
(Tirmizî, Ebû Davud, Neseî)

18 Haziran 2014 Çarşamba

RAMAZAN NE DEMEKTİR?

RAMAZAN NE DEMEKTİR?
Mücahid (Rah.) Ramazan kelimesini tek başına kullanmaktan kaçınarak onu Hz. Allahın  kullandığı gibi Ramazan ayı şeklinde kullanmalıyız, buyuruyor. 
Ayet-i Kerimede Ramazan ayının içinde Kur'anı Kerimin  indirildiği zikredilmektedir. Başka bir ayeti kerimede ise " Sizden kim o aya erişirse onu oruçla geçirsin" buyrulmaktadır. Bu şu anlama gelmektedir;  Sizden her kim Ramazan ayının ne kadarında hazır bulunacak olursa o kadarını oruçla geçirsin, demektir. 
Ramazanda yolculukta oruç tutulur mu?
Bakara suresi ayet 184' de şöyle buyruluyor:
(Size farz kılınan oruç), sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Ramazanda yolculuk yapan kimsenin orucunu yemesi Allah tarafından ona tanınmış olan bir Ruhsattır. Yolcu olan kimse Ramazan ayında orucunu tutacak olursa borcunu ifa etmiş olur. Orucunu yiyecek olursa  Ramazanın dışındaki günlerde onları kaza eder. 
Ayeti Kerimede Ruhsat yolcu ile hastaya birlikte tanınmıştır. Şayet hasta Ramazanda kendisini  zorlayarak oruç tuttacak olursa orucunun sahih olacağı iyileştikten sonra Ramazanın dışındaki günlerde hasta iken tuttuğu oruçları kaza etmeyeceği hakkında icma vardır. 
Hamza (Rah.) şöyle buyurmuştur: 
Rasulullah (S.A.V)' e 
- Ben, yolcu iken oruç tutmaya güç yetirebilecek biriyim.Benim, oruç tutmamda bir mahzur var mı ? diye sordum. Resulullah (S.A.V) :
- Bu Allah tarafından bir ruhsattır. Kim bu ruhsatı kullanacak olursa güzel bir şeydir. Kim oruç tutmayı severse onun için bir mahzur yoktur, buyurdu.    

BahtiYAR

17 Şubat 2014 Pazartesi

Bir Hadis Bin Nasihat (Hayvan Sevgisi)

Bir Hadis Bin Nasihat  (Hayvan Sevgisi) 




Allah Rasülü (S.A.V) bir gün Medine-i Münevvere'de ilerken bir bahçede son derece cılızlaşmış, karnı sırtına yapışmış bir deve gördü.
      Zavallı devenin bu hali onu çok müteessir etti. Deve, Rahmet Peygamberini  görünce ağlamış ve inlemeye başlamıştı.
Devenin yanına giden 18000 alemin Peygamberi, hörgücünü ve başını okşayarak sakinleştirdikten sonra   sahibini sormuş ve devenin sahibine ;
      "Konuşamayan bu hayvanlar hakkında Allahtan korkun! Besili olarak binin, besili olarak kesip yiyin! buyurmuşlardır."


Süneni Ebu Davud Cihad Bahsi 44. Hadis

16 Şubat 2014 Pazar

Bir Hadis Bin Nasihat

Bir Hadis Bin Nasihat..


Mikdam İbni Ma'dikerib  Radiyallahü Anh'den Rivayet edildiğine göre Sevgili Peygamberimiz (S.A.V) Buyurdularki; 
 "Hiç bir kimse, asla kendi el emeğinden daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allahın Peygamberi Davud Aleyhisselam da kendi elinin emeğini yerdi."
En temiz en helal rızık şüphesiz kişinin kendi el emeği olandır. Bunu  Peygamberler üzerinde de görmekteyiz. Mesela Davud A.s Zırh yapardı, Hazreti Adem çiftçi idi. Hz. Nuh Marangozdu. Hz. İdris Terzi , Hz. Musa Çobandı. Tamamı kendi kazançları ile yetinir ve onları rızık olarak kullanırlardı. Peygamberimizin hadiste Davud A.selamı örnek göstermesinin sebebi , onun çok büyük serveti vardı. Cenabı Hak SAD suresi ayet 26 da onu yeryüzü halifesi olarak addediyor. İmkanı ve serveti büyük olmasına rağmen kendi eli ile kazandığı ile geçiniyordu.  O günde bu günde yarında Sevgili Peygamberimizin buyurduğu gibi en hayırlı kazanç kişinin kendi eli ile kazandığı vesselam ...............

15 Şubat 2014 Cumartesi

Günün Hadis-i Şerifi

Günün Hadis-i Şerifi



'' KİM FARZ NAMAZLARIN ARKASINDA AYETÜ'L-KÜRSİYİ OKURSA
O KİMSE DİĞER NAMAZA KADAR ALLAH'IN
ZİMMETİNDE (HİMAYESİNDE) DİR.''

(Hadis-i Şerif, Taberani, el-Mu'cemul'-Kebir)



DİĞER YAYINLARIM..