Hasan Sabbah Fedai'yi yanına aldıktan sonra vazifesinin ne kadar mühim olduğunu anlatır. "Bu zehirli hançeri alacaksın ve sultan melikşahı öldüreceksin" der. Fedai tereddüt dahi etmez. Ucunda bir aslanı 5 dakikada öldürecek kadar zehir olan hançeri alır ve kuşağına koyar.
Günlerce yol alan fedai artık sultanın karargahına ulaşmıştır.
Melikşahın gönderdiği elçi geri dönmüştür. Birlikteki askerler , elçinin konuşmasında bir tuhaflık olduğunun farkına varırlar. Ancak Fedai, Hasan Sabbah'dan haber getirdiğini ve bu haberi yalnız Sultan Melikşah'a söyleyebileceğini söyler.
Saatler süren uğraş neticesinde Sultanın huzuruna varan fedai tek hamlede hançeri Melikşaha değdirmeyi başarır. Muhafızlar fedaiyi anında öldürürler fakat iş işten geçmiştir. Sultan Melikşah vücuduna hızla yayılan zehir neticesinde soğuk terler dökmeye başlamıştır.
Hekimlerin tüm müdahelelerine rağmen, Sultan Melikşah'ın veliahtı tahttadır artık. Selçuklu'da genel yas havası hakimdir.
Görevli fedainin vazifesini yerine getirdiği haberi Alamutta duyulunca Hasan Sabbahın keyfi yerine gelir. Aynı süikasti zamanın en iyi veziri, Medreseden arkadaşı Nizamülmülk'e de düzenler ve şehit eder.
Türk İslam tarihinin iki dev ismi Haşhaşiler sebebi ile dünya sahnesinden çekilir.
Tarih 1250 'lileri gösterdiğinde Doğudan çığ gibi büyüyen moğol tehlikesi Alamut Kalesinin kapı tokmaklarını çok sert bir şekilde çalar. Kale muhasara altında belli bir müddet dayanır, sonunda teslim olmak zorunda kalır.
Kendileride farkın da mıdır? Bilinmez . Moğollar İslam dünyası için büyük tehlike ve ölüm saçan Haşhaşileri bitirirler.
Alamut ve Hasan Sabbah tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştır artık......
Geride gözyaşı, süikastler , ölümler ve bir miktarda haşhaş kalmıştır...