3 Şubat 2018 Cumartesi

Osman DURMUŞ Kimdir?

Kimdir o?
Resim alıntıdır
1947 Türkiyesi yokluk ve Ezanın dahi Türkçe okunduğu yıllarda Çankırıda dünyaya gelir.
 Küçük yaşta annesini kaybedince kafaya koydu mutlaka ama mutlaka doktor olmalı ve diğer annelerin ölmelerine müsaade etmemeliydi.
  Çankırıda başladığı ilkokula Kırıkkale de devam etti. Ortaokul fırtıların hız kesmediği yıllardı. Çünkü dışarıda  27  Mayıs darbesi yaşanırken o dünya klasiklerinden Nihal Atsıza kadar bir çok kitap okumuştu. Lise yılları ise tam ülkücü olduğu ve Alparslan Türkeşli yıllardı onun için. 
Lise bitince Ankara Üniversitesi tıp fakültesine yerleşti. Son sınıfta evlenme kararı aldı. Sürekli ülkücü camia dan birileri ile tanışıyordu. Namık Kemal Zeybek Kaymakam iken tanışmaları nasip olmuş ilk muhabbetleri bile saatlerce sürmüştü. 
Genel Cerrahi ihtisanını yapınca Ankara Üniversitesinde Öğretim üyesi ve Doçent oldu. Ama Profesör olamadı, bunun için de hep rektör Enver Hasanoğlundan kuşkulanıyordu.   
Türkiye Üniversite Öğretim Elemanları Sendikası Kurucusu ve Başkanı oldu. Tıpkı Bahçeli gibi mücadele verdi. 1997 de Bahçeli genel başkan olunca onunda yıldızı yükseldi. 
 Yıllarca kiralık ve sobalı bir evde oturdu. Hiç bir hastasından muayene ücreti almamak ile meşhur olmuştu. 
Ve nihayet Sağlık Bakanlığı; ilk yaptığı çıkış Dr. oktar babuna nın ilik kampanyası oldu. Şiddetle karşı çıktı. Gen haritamızı çıkarmaya çalışıyorlar. Stratejik sıkıntıları var dedi.
Marmara Depreminden sonra Amerikan Hastanesine verecek tek hastamız yok,
 İtalyan doktorlar tuvaletler çok pis diyince, ben  mi temizleyeceğim diyordu.
 Ayrıca Yunan kanı istemiyorum ve gönüllüler kalabalık etmesin gibi cümleler ile akıllarda kalıyordu.  2002 de Sağlık Bakanlığını kaybetti.
2014  yerel seçimlerinde İstanbuldan Mhp belediye başkan adaylığı için olumlu haber bekledi. Fakat olmadı . 
İstanbul adayı Rasim ACAR açıklanınca fenalaştı ve Sağlık Bakanı iken kendisine bağlı olan hastanelerden birine hasta olarak kaldırıldı.  

Doç.Dr.  Osman DURMUŞ

İBADETİ ARTARSA RIZKI DA ARTAR..

Abid bîr zat, evden karısına işe gidiyorum diyerek ayrılır, fakat doğru tekkeye çekilerek ibadete başlardı. Akşam eve geldiği zaman karısı, «yiyecek yok, bir şey getirmedin mi?» dediğinde de, «çalıştığım zat çok cömert bir kimse... 
Ondan para istemeye utanıyorum. On gün sonra ücretimin tamamını, toptan verecek» derdi.
Onuncu gün gene evinden ayrılmıştı, işe gidiyorum diye. 
Doğruca Savmaaya (tekke) gitti, ibadetine başladı. Akşam üzeri yine evine dönecekti... Hanıma ne demeli, on gün doldu diye düşünüyor ve mahzun mahzun yoluna devam ediyordu. 
 Evine yaklaştı... Evden sıcak ve leziz yemek kokusu duydu. Şaşırmıştı. Acaba karısı yiyeceği nereden almıştı. Eve geldiğinde karısı dervişi kapıda karşıladı, neşeliydi. Kocasına olanları şöyle anlattı:
— Çalıştığın adam hakikaten cömert bir kimse imiş... 
Öğle vakti idi, nur yüzlü iki kişi gelerek bana: «Bunlar kocanın iş ücretidir. 
Eğer bundan sonra da işine devam eder ve daha fazla çalışırsa, daha fazla ücret verilecektir.» dediler ve taze kesilmiş koyun eti, bir kısım giyecek, ve bir kese de altın verdiler. Allah razı olsun o kimseden... Çünkü açlıktan artık tahammülümüz kalmamıştı.»
Karısından bu sözleri dinleyen derviş Allah'a şükredip, ibadetine devam etti. Çünkü o yiyecek ona Allah tarafından gönderilmişti. 
Allah (c.c.) neye kadir değil ki! 

Büyük Dini Hikayeler

29 Kasım 2017 Çarşamba

VELÂDET (MEVLİD) KANDİLİNDE YAPILACAK İBADETLER


VELÂDET (MEVLİD) KANDİLİ

Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ'nın (s.a.v.) âlemleri şereflendirdiği akşam Velâdet Kandili'dir.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Rebiulevvel ayının 12'nci Pazartesi gecesinde kâinâtı teşrif etmişlerdir. Bu itibârla bu ayın 12'nci gecesi hicri senenin ilk kandilidir.

Bu ay içerisinde mümkün olduğu kadar salât ve selâm getirmeli; Salât-ı Nâriye, Salât-ı Münciye ve Salât-ı Fethiye okumaya çalışmalıdır. Bu gecenin mânevi zenginliğinden istifâde etmek için bir tesbih namazı kılmalı, bir de Hatm-i Enbiyâ yapmalıdır.

Tesbih namazına şu şekilde niyet edilir:

“Yâ Rabbi, niyet eyledim rızâ-yı şerifin için tesbih namazına. Yâ Rabbi, bu gece teşrifleriyle âlemleri nûra gark ettiğin Habib'in, başımızın tâcı Resûl-i Zişân Efendimiz'in hürmetine ve bu gecedeki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da aff-ı ilâhine, feyz-i ilâhine mazhar eyle.” Allâhü Ekber, diyerek namaza başlanır.
Kaynak;
 (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)



DİĞER YAYINLARIM..