Bir adamın haylaz, yaramaz bir oğlu vardı. Adamcağız oğluna yeri geldikçe:
— Oğlum sen adam olmazsın, derdi.
Babasının bu sözleri ise çocuğun çok zoruna giderdi. Bir gün gene babası aynı
sözü tekrarlamıştı. Çocuk başını aldı gitti, İstanbul'a geldi okumaya başladı.
Çocuğun tek muradı adam olmak ve babasını mahcup etmekti. Nitekim okudu, uğraştı
ve türlü imtihanlardan sonra Osmanlı Devletine Paşa oldu. Unutmamıştı babasının
kendine söylediği sözleri. Emrindekilere, gidin filân memlekette, filân köyde şu
isimde biri var onu istanbul'a huzuruma getirin, diye emir verdi.
Paşanın adamları gittiler ve söylenen köyde Paşanın babası Mehmet efendiyi
buldular. Adamcağız tarlada çift suluyordu. Yanına varıp:
— Seni Paşa Hazretleri İstanbul'a huzuruna çağırır, hazır ol gideceğiz,
dediler.
Adamcağız şaşırmıştı. Bir Paşa Anadolu'nun fakir köylüsünü niçin huzuruna
çağırsındı. Ne ise emir emirdir, hazırlandı, İstanbul'a yola çıktılar... Günler
sonra, o zamanın şartları altında İstanbul'a varıldı... Adamcağız hâlâ suçunun
ne olduğunu bilmiyor, Paşa beni ne yapacak?, diye düşünüyordu. Adamcağızı
Paşa'nın huzuruna çıkardılar... Büyük bir debdebe ile babasını huzuruna kabul
eden Paşa:
— Beni tanıyabildin mi? Ben kimim? diye sordu. Yaşlı adam büyük bir korku
içinde idi. Oğlu olduğunu tanımamıştı.
— Siz Sadrazam efendimizsiniz, dedi.
Paşa intikamını almış olmanın gururu içinde:
— Ben senin oğlunum... Hani sen bana iki sözünün birinde «Adam olmazsın»
derdin. Bak işte adam oldum, hatta Paşa bile oldum, dedi. Adamcağız meseleyi
anlamıştı:
— Beni ta uzaklardan buraya bunu söylemek için mi çağırdın. Ben sana Paşa
olamazsın dememiş, adam olamazsın demiştim. Sen ise beni buraya çağırmakla benim
sözümü doğru çıkardın, dedi.
............
Büyük Dini Hikayeler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder