AFFETMEK NE GÜZEL!
Trenle seyahat
eden bir adam son derece huzursuz bir gencin yanına oturmuştu.
Gence sordu;
- Sen
kimlerdensin diye.
- Ben ceza evinden yeni çıkmış bir mahkûmum
dedi ve başladı anlatmaya. Çok üzüntülüyüm
çünkü cezaevinde iken ne Annem ne Babam ne de Aile efradımdan kimse ziyaretime
gelmediler hatta bir mektup bile yazmadılar.
Anladım ki bana çok kızmışlar ve
benden utanıyorlar. Ama ben yine de çok fakir oldukları için ziyarete
gelemediler, okuma yazma bilmedikleri için mektup yazmadılar diye düşündüm ,
öyle düşünüyorum.
Fakat içimde ki kurt
da beni kemiriyor. Acaba beni affetmişler midir?
Diye düşünüp hepsine ayrı ayrı mektup göndererek; eğer beni
affetti iseniz şehir İstasyonuna yakın büyük Söğüt ağacına beyaz çaput
bağlayınız, yok beni istemez iseniz hiçbir şey yapmayın diye yazdım.
Eğer söğüt
ağacı boşsa batıya doğru yoluma devam edeceğim.
Tren şehre yaklaştıkça heyecanı büsbütün
artmıştı. Bu da yolculuk arkadaşının çok dikkatini çekmişti. Yüzü bembeyaz olmuş
ve dışarı bakacak takati kalmamıştı,.
İyi giyimli arkadaşı,
istersen ben bakayım dedi. O dakikalar zindanda geçen yıllardan daha fazla
sürmüştü. Hüzün ,beklenti, ümit bir arada ;
Arkadaşı , Beş
dakika sonra yeni Hürriyetine kavuşmuş, hüzünlü gencin omzuna elini atmış ve Bak
Bak Bak .. Diye adeta sevinçle haykırmıştı. Zorla tuttuğu göz pınarlarından bir
anda sevinç gözyaşları yanaklarına doğru hızla yol almıştı. Gözleri parlamıştı
gencin. Yılların eskitemediği o büyük söğüt ağacı ilk defa bembeyaz kurdeleden
çiçekler açmıştı.
Affetmek büyük
erdemdir, dedi gizemli arkadaşı.
Sevinçle sarıldı yeni tanıştığı
arkadaşına.