27 Ocak 2014 Pazartesi

dolandırıcı..




Kuşkusuz Berk  bey   Ülkenin  en saygın  ve  popüler savcısıdır. 90 'lı yıllara kara kabus gibi çöken ve tüm  ükenin başına bela olan örtülü ödenekle yolsuzluk davası Savcı Berk'tedir. Zamanın en modern ve rakipsiz dolandırıcısı Behçet SATAR'ın dosyası elindedir. 
Savcı Berk tüm ülkenin gözü kulağı olan ve  adeta onunla yatıp kakltığı dosyayı sabaha kadar titizlikle inceler. Heyacanlı olduğu kadar uykusuzdurda..
Behçet SATAR cezaevinde babalar gibi karşılanır. Hiç evini aratmayan bir rahatlık yanında ülke genelinde yaptığı nam ve onun etkisi ile gelen karizma... Keyfine diyecek yoktur...
Mahkeme günü geldiğinde Savcı Berk elinde sıkı sıkı tıttuğu dosya ile ilerlerken gazeteciler etrafını çevirir. Gazeteciler tarafından  Berk bey soru bombardumanına tutulmuştur... Her soruya cevap vermeye çalışır. Bir ara arkadaşlar mahkeme süreci devam ediyor derken, telefonu çalar.  Müsaede isteyerek telefona cevap verir..
Savcı Berk : Efendim 
Telefondaki ses : İyi günler ben Alman Focusx Gazetesi muhabiri Marcus Mall.
Savcı Berk : Buyrun..
Telefondaki ses :  Efendim Behçet SATAR'ın dosyası ve mahkeme süreci ile alakalı bilgi alabilmek için aramıştım.
Savcı Berk :  Şu an mahkeme sürecindeyiz.  Dosyası elimde ama onu kodeste daha fazla tutabilecek delilimiz yok maalesef.
Telefondaki ses : Tahminen ne kadar ceza alır efendim.
Savcı Berk :  Elimizdeki kısıtlı  ve yetersiz  deliller ile fazla ceza  alabileceğini düşünmüyorum.
Telefondaki ses : Peki çok teşekkürler, efendim iyi çalışmalar. Kolay gelsin.
Savcı Berk :  Sağolun.
Gerekli cevapları almanın rahatlığı ile Alman Focusx Gazetesi muhabiri Marcus Mall defalarca teşekkür ederek telefonu kapatmıştır. 
Telefon konuşması biten Savcı bey gazetecilere dönerek arkadaşlar duruşmadan sonra daha net cevaplar ile görüşürüz, der ve salona doğru ilerler. 
Bir gazeteci koşarak savcının yanına gelir. Savcı bey sizi kim aradığını biliyormusunuz der. Savcı Berk evet "Alman Focusx Gazetesi muhabiri Marcus Mall" der. 
 Ekmek parası için akşama kadar bin bir türlü tehlikeler atlatarak zor mesleğini sürdüren ve tabiri caizse Feleğin çemberinden  bir kaç defa geçmiş gazeteci Hasan : Efendim sizi  Behçet SATAR Cezaevinden aradı der. 
Savcı Berk duyduklarına inanamaz bir kaç defa sendeler, yıkılmamak için duvara yaslanır. Ayakta zor durmaktadır. Belli ki okul yıllarında kalede iken yediği gollerin tamamından fazlasını bir anda yemiştir. Konuşamaz. Yutkunur............  tek kelime çıkar ağzından "o kadar da değildir yaaa "der.

24 Ocak 2014 Cuma

HAŞHAŞİLER SON


Hasan Sabbah Fedai'yi yanına aldıktan sonra vazifesinin ne kadar mühim olduğunu anlatır. "Bu zehirli hançeri alacaksın  ve sultan melikşahı öldüreceksin" der.  Fedai tereddüt dahi etmez. Ucunda bir aslanı 5 dakikada öldürecek kadar   zehir olan hançeri alır ve kuşağına koyar. 
Günlerce yol alan fedai artık sultanın karargahına ulaşmıştır. 
Melikşahın gönderdiği elçi geri dönmüştür. Birlikteki askerler , elçinin  konuşmasında bir  tuhaflık olduğunun  farkına varırlar. Ancak Fedai, Hasan Sabbah'dan  haber getirdiğini   ve bu haberi yalnız Sultan Melikşah'a söyleyebileceğini söyler. 
Saatler süren uğraş neticesinde Sultanın huzuruna  varan fedai tek hamlede hançeri Melikşaha değdirmeyi başarır. Muhafızlar fedaiyi anında öldürürler fakat iş işten  geçmiştir. Sultan Melikşah vücuduna hızla yayılan zehir neticesinde soğuk terler dökmeye başlamıştır. 
Hekimlerin tüm müdahelelerine rağmen, Sultan Melikşah'ın veliahtı tahttadır artık. Selçuklu'da genel yas havası hakimdir. 
Görevli fedainin vazifesini yerine getirdiği haberi  Alamutta duyulunca Hasan Sabbahın keyfi yerine gelir.  Aynı süikasti zamanın en iyi veziri, Medreseden  arkadaşı Nizamülmülk'e de düzenler ve şehit eder. 
Türk İslam tarihinin iki dev ismi Haşhaşiler sebebi ile dünya sahnesinden çekilir. 
Tarih 1250 'lileri gösterdiğinde Doğudan çığ gibi büyüyen moğol tehlikesi Alamut Kalesinin kapı tokmaklarını çok sert bir şekilde çalar. Kale muhasara altında belli bir müddet dayanır, sonunda teslim olmak zorunda kalır. 
Kendileride farkın da mıdır? Bilinmez . Moğollar İslam dünyası için büyük tehlike ve ölüm saçan Haşhaşileri bitirirler. 
Alamut ve Hasan Sabbah tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştır artık......  
Geride gözyaşı, süikastler , ölümler  ve bir miktarda haşhaş kalmıştır...        



23 Ocak 2014 Perşembe

HAŞHAŞİLER 3 (FEDAİLER)

HAŞHAŞİLER 3 (FEDAİLER)


Bizzat Hasan Sabbahın sınavından geçenler fedai olma yolundadır. Fedailer için 

 Alamut Kalesinde hazırlanan sahte Cennetle tanışma vaktidirartık. Fedailerden birine önce gerekli miktarda haşhaş verilir, daha sonra da  asansör vasıtası ile çok temiz bir ırmağın ortasında  taze içecek ve huriler  bulunan   cennete bırakılır. Uyandığında rüyalarda görebileceği ortam , tekrar haşhaş verilir ve arkadaşlarının yanına döner. Unutulmaz bir görsellik kalmıştır fedainin aklında. .. 
Sultan Melikşah teslim olmaları için  Alamuta elçi gönderir .
Hasan Sabbah elçiyi yanına alır ve fedailerden birini çağırır yanına , al şu hançeri  kendini öldür der. Fedai tereddüt etmez hemen yapar.
Sonra başka bir fedaiye çık şu kuleden atla ve direk cennete git der. Fedai durmadan çıkar ve boşluğa kendini bırakır. Hasan Sabbah elçiye döner ve Sultana söyle elimde binlerce fedai var . Gelsin gücü yeterse  beni alsın  der. 
Aradan bir hayli zaman geçer, Alamut, Hasan Sabbah ve Fedailer tam bir baş belası olurlar. Tüm cihanda meşhur olmuşlardır . 
Sultan yeniden elçi gönderir. Hasan Sabbah bu defa elçileri öldürür. Fedailerden birini çok iyi makyajlayarak aynen elçi kıvamına getirir. Fedaiden bir isteği vardır.......

DİĞER YAYINLARIM..