Zekâ nın tanımını
canlıların (İnsan ve Hayvanların) karşılaştıkları zorluklar karşısında çözüm
üretme ve yönetme halidir. Diyebiliriz.
Zekâ çok göreceli bir
kavram olmakla birlikte değişik milletlerde ve devletlerde farklı farklı
tanımlamalarla karşılaşabiliriz. Zekâ ve zeki insan kim olabilir?
Mesela Almanlarda
Nietzsche gibi filozof, şair, ozan, bilge insanlar zeki olarak görülürken, uzak
doğu ülkelerinde Japonya gibi zeki kavramını derin düşünen, ince düşünen, köklü
düşünce ve kavramları açıklayabilen kişiler olarak görülür. Japon kültürü zekâya
ve zekiye çok uzak değildir zaten. Japonlar aslında tek dizelikten çıkabilen
zekidir derler. Japonlara yakın uzak doğu ülkelerinde Tayland, Endonezya, Çin
gibi ülkelerde ise İtaat ve teslimiyeti fazla olanlar zeki olarak adlandırılır.
Ayrıca buralarda inşaat yapabilen, mühendis, mimar gibi vasıfta olanlara da çok
zeki olarak bakılır.
Peki, bizde zeki
kimdir? Biz de ise zeki adam mizahı kuvvetli olan (Nasrettin Hoca ) ince
göndermeleri olan, hazır cevap, pratik düşünebilen, tek sözle toplumu çok hızlı
etkileyebilenler zeki olarak görülür. (Necip Fazıl, Osman yüksel serdengeçti,
Neyzen Tevfik gibi) . Ayrıca zekâ geliştirilebilen bir varlıktır. Ancak
öncelikle hangi ölçüde olduğunu öğrenebilirsek o oranda geliştirebiliriz,
özelleştirebiliriz.
Dünyanın şu anki durumu
göz önünde bulundurulduğunda tam bir zekâ savaşı yaşandığı aşikâr. Gelişmiş ülkeler
e baktığımızda artık insan yerini alan robotlara ve yapay zekâya yaptıkları
yatırım ortada. Maliyetleri yüksek ama geri dönüşleri de başladı. Teknoloji ve
yapay zekâya yatırım yapan ülkeler gelecek dünyayı yönetecekleri kesin.
Son olarak şunu unutmayalım
ki en güzel yatırım insana yapılan yatırımdır.